Your time is limited, so don’t waste it living someone else’s life – Steve Jobs

This is absolutely one of the sentences I love so much from Steve Jobs. I do not need to write down how great person he was, not only he made so innovative products, but also he had given such a great life lessons to whom wants to change this world. Each time, when I read his life or watch his speech online, I always feel the same. He inspired us and he still does. His impact is amazing. I think to call the verb ‘Remembering Steve Jobs’ is kind of irrelavant. It is because, he is so unforgettable in many cases. It is so diffucult to forget what he did and what impact he created to this universe. He is alive not only Apple is so popular, he is alive till his mindset and entrepenuership impacts others…

Becoming A Category of One

 

What if you could completely eliminate your competition from your customers’consideration — would you do it? Of course, you would. These days, so many companies strive to fit into a niche that they must elbow their way past a mass of competitors to do so. Why strive to be a leader in your category when you can create a different category and be the only one in it?Such are the lessons to be learned in Becoming a Category of One. By using consultant Joe Calloway’s tips and advice, you can avoid being“commoditized” and differentiate yourself and your business from your competitors simply by shifting focus to your customers. Calloway describesreal-life examples of companies that have gotten to know their customersvery well, and have reaped the benefits of that knowledge in long-term relationshipsand continuous sales. Armed with proof that true success comes to organizations that can stand alone in their fields, he points out how a little self-discovery can take your business far, and how knowledge of self is critical to creating a successful branding strategy.

 

Deciding to Go

In the film Apollo 13, Tom Hanks’ character, astronaut Jim Lovell, reacts to the U.S. landing on the moon bytelling his wife, “From now on, we live in a world where man has walked on the moon. It’s not a miracle.We just decided to go.“Deciding to go” is the first step toward becoming a“Category of One” — making the commitment that createsa new level of success. Unfortunately, it’s also the step usually not taken. Most companies never decide togo. They talk a lot about it; they write mission statements and hold meetings, but when it comes down to making that commitment, they back away. Extraordinary companies make very deliberate decisions to go in terms of pursuing greatness; of seeing how far they can go and how successful they can become. Then, in order to sustain that success, they recommit to that decision again and again.

 Go Big or Go Home

Most companies never get beyond the talking stages of the decision to go. Even though they think they’ve committed to doing something different and significant, what they’ve really done is commit to the discussion of doing something different and significant — they talk a good game, but never make a single play. The decision to go must be followed by immediate and significant action —a clear sign throughout the company that signals there’s something big going on, made real by action.Many companies encounter their first real obstacle at this juncture — informing employees of impending change. They assume — mistakenly — that all employees not only want to be the best, but are also willing to do what it takes in terms of commitment, change and hard work in order to make it happen. This is often a false and, occasionally, dangerous assumption. If the company’s leadership is unable to rectify the situation,greatness on any level is virtually impossible — nothing of any substance will take place without the commitment of the employees. 

You Get What You Want the Most

Talk is cheap; actions speak louder than words. If you want to be a Category of One, you must back up your stated desire with action. Some companies say, “We want to have the best people in the world,” but they won’t invest in training or better hiring practices. They want their people to take responsibility, but they don’t give those people any real decision-making authority,and they micromanage everything those people do.They say, “We want teamwork,” but they do nothing to improve communication between departments. What they really want is the status quo, with slogans. They get what they want the most.

Know Who You Are

Who are you?

It’s a tough question; most companies can’t answer it. Who are you? Think about what’s important to you,what you’re about, and why your organization opens for business every day. If you have no sense of who you are, what’s really important, and what the point of it all is, you will find it difficult to compete with other companies who have these basics figured out. Every Category of One company creates clarity around the “why” of its business, not simply the “what.”Much of this is wrapped up in your company’s culture;how things are done in your business. Culture is the rules, spoken or unspoken, that the company plays by —every company, whether by design or accident, has a culture. The question for your organization to ponder is whether your culture is the one you want; the one that matches the idea of what your company wants to be.

Strengthen Your Language

 

Most companies have a mission statement, or a vision statement, or both — carefully crafted declarations that proclaim things like, “We will be the market leader,” or “We will create a superior return for stakeholders,” or some such uninspiring corporate-speak that means little or nothing to anyone in the real world. What is the point of having a mission statement if not to get to the guts of what you’re all about, in a way that actually means something significant, personal and exciting to the people in your organization? A weakness of so many companies is their reluctance to use powerful language to express what they claim are powerful ideas. Sometimes, people in business are so afraid of being “inappropriate,” they use bland corporate- speak that accomplishes nothing. What’s really inappropriate is having a mission statement that means nothing to anyone and fails to excite people. If you have strong feelings about your company, your customers and your people, use strong language.

AKILLI YÖNETİCİLER NEDEN BAŞARISIZ OLUR ?

Ve Onların Hatalarından Neler Öğrenebilirsiniz ?

 

Sydney Finkelstein, bu kitapta liderlik başarısızlığını anlamakla ilgili en büyük araştırma projesinin saha çalışması sonuçlarına yer vermektedir. Geçtiğimiz 6 yıl boyunca  Sydney Finkelstein ve ekibi, önden gelen şirketlerin başarısızlık illetine yakalanmış yüzlerce üst düzey yöneticisiyle, başarısızlıklarıın temel nedenlerini anlayabilmek ve bunların altındaki, insanların algılayışıyla ilgili bir fikir edinebilmek için görüşmeler gerçekleştirdi.

Sonuç olarak ekip, bir şirketin başına gelebilecek bütün kötü durumların aslında birkaç temel nedene bağlı olduğunu ortaya çıkardı. Üst  yöneticilerin, inovasyon ve değişimle uğraşmadıklarında, rekabeti yanlış okuduklarında, yanlış vizyonların uygulamaya çalıştıklarında, gerçekliğin eksik görünümüyle yetindiklerinde, hayati bilgileri ihmal ettiklerinde ve şirketi yeterince tanımlamadıklarında ya da bunların hepsini bir arada yaptıklarında başarısız olduklarını keşfetti.

BÖLÜM -1

BÜYÜK KURUMSAL HATALAR

Yeni kurulan işlerin iflasından alınacak dersler

Yeni iş yaratma işi yüksek ölüm oranına sahip bir alandır, ancak cüzdanı derin ve tecrübeli şirketler bile bu alanda ölümcül hatalar yapmaktadırlar.

Yeni bir girişimi başlatırken unutulmaması gereken dersler :

  • Kredibiliteyi sağlamak bakımından ortaklıklar değerli olabilir  ama gözünüzü dört açmalısınız .
  • Yönetim kurulu, özellikle hisse senedi seçenekleri ve primler söz konusu olduğunda, CEO’ya verilecek teşvikler konusunda çok dikkatli düşünmelidir. Sahiplik ve yönetim düzeyleri arasında ciddi bir uçurum olmalıdır.
  • Uzun ufuklu yeni girişimler, bir seferlik yatırımlar değildir!
  • İyi bir fikriniz varsa, aynı iyi fikre başkasının da sahip olabileceğini unutmayın !
  • Arz ve talep arasındaki denge dinamiktir- eğer çok fazla rakip aşırı arzla talebi zorlarsa, bu durumdan herkes mustarip olur.
  • Pazarı segmente etmeli ve hedef müşterileriniz için neler yapabileceğinizi bulmalısınız.
  • Ürününüze ya da hizmetinize aşık olmayın- kendinizi büyük görmeyin. Bunu yapmak müşterilerinizin işidir.
  • Umulmayanı umun.
  • Yönetim ekibinin varsayımları başarıya tercüme edilemeyebilir. Başarı için önemli olan, strateji, yapılabilirlik,müşteriler ve rekabet üstünlüğüdür.

 

 İnovasyon ve değişim hakkında unutulmaması gereken noktalar şunlardır :

  • Şirketin tarihi ve kültürel oluşumu boyunca ortaya çıkan örtülü eğilimleri tanımak, yöneticiler için standart uygulama haline gelmelidir- şirketlerin yeni gerçeklerine uyum sağlamasını engelleyebilecek eğilimler
  • Şirketleri bariz olarak etkileyebilecek önemli potansiyel değişiklikleri işaret eden zor sorular sorulmalıdır.
  • Gerçek zamanlı ayarlamalar hala vakit varken yönetsel inisiyatiflerin riskini değerlendirmek yeni sorular doğurabilir.
  • Her yönetici, pazarın nasıl değiştiği ve kendisinin bu konuda ne yaptığı hakkındaki öngörüleri için bir beklenti kaydı tutmalıdır.
  • Eğer inovasyon ve değişimin yeşerdiğini gerçekten  görmek istiyorsanız, uyanıklığı motive etmeli ve eylemi kolaylaştırmalısınız.

Birleşmeler ve satın almalar :

Birleşmeler ve satın almalar her yıl yüzlerce milyar dolara mal olmaktadır ve artık küresel olarak standart bir iş pratiği haline gelmiştir. Ancak burada acı olan nokta, bu operasyonların yüzde 50 ile 75 ‘inin zaman içerisinde başarısızlıkla sonuçlanmasıdır. Birleşme ve  satın almalardan alınacak önemli dersler şunları kapsamaktadır :

  • Sinerjinin elde edilmesi zordur, satın alma öncesi analiz, potansiyel sinerjilerin gerçekçi olarak değerlendirmelidir.
  • Bir şirket diğerini satın alırken neyin nasıl satın alındığı konusunda çok dikkatli bir çalışma yürütülmelidir.
  • Satın alma tek taraflı değildir , satın alanlar her görüşmeden öğrendiklerini unutmamalı ve bu bilgiyi gelecekteki büyüme için kullanmalıdır.
  • Ekibinizin ilgisini diri tutabilmek için daima başarılarınızı kutlayın.

 

Strateji kötü gitti : Yanlış şey yapıyorsunuz :

 

Strateji bir şirketin rekabetçi bir pazarda vizyonunu yerine getirmek için yaptıkları ve yapmadıklarıdır.

Strateji hakkında bazı çok temel noktalar şunlardır :

 

  • Sağlam bir stratejiye sahip olabilmek için şirketinizle ilgili ‘kim, ne ve nasıl’ sorularının cevaplarını bilmelisiniz.
  • Strateji ne yapmaya karar verdiğinizle ilgili olduğu kadar ne yapmamaya karar verdiğinizle de ilgilidir. Eğer her şeyi yapmaya kalkışırsanız stratejiden geriye elinizde bir şey kalmaz.
  • Bütün stratejiler eşit yaratılmamıştır: müşteriler tarafında değerlendirilen ve rakiplerin asla kopya edemeyeceği, gerçek iç rekabet üzerine dayandırılmamalıdır.

Strateji ve rekabetsel tehditleri yönetmekle ilgili  önemli ipuçları şunlardır:

  • Fındık kabuğunda rekabet ettikleriniz, diğer şirkette bulunan ve potansiyel müşterilerinize sizin sunduklarınızdan daha üstün şeyler sunduklarına inanan bir grup insandır. Rakiplere dikkat etmek kritik bir önem taşımaktadır.
  • ‘Kim,ne, nasıl’ stratejisi basit ama son derece güçlüdür.
  • Şirket stratejisinin başını sonunu iyi kurabilmek için öncelikle şirketin stratejistlerini iyi anlamalısınız.
  • Rakiplerinize değerli muhalifler olarak bakmalı ve saygı göstermelisiniz- aşırı güvenden kaçının- Eğer pazara yeni giren bir rakibe yeterli saygıyı göstermezseniz ( yani yeterli ölçüde dikkat etmezseniz) bir sürü sonra onunla uğraşmak için geç kalmış olabilirsiniz.

Rahibe Teresa ve Mr. Spock Olayı

 Ekipte kimler olacak, kimler olmayacak?

Doğru liderleri seçmek için yapılacak değerlendirmeler, pek çok açıdan diğer karar varmadan önce yapılan değerlendirmelere benzer. Bir lider doğru karara varabilmek için ihtiyaçları belirlemek,kendisine bilgi ve tavsiye akışını sağlayabilecek liderleri seçmek zorundadır. Lider böylece doğru kararı doğru zamanda verir ve sonuçlarının da iyi olmasını sağlamak için uygulama yöntemlerini adım adım takip eder.

Teksas merkezli yazılım şirketi olan Trilogy’nin CEO‘su ve kurucularında biri olan Joe Liemandt, konuya Nobel Ödüllü duygusal ve sevecen Rahibe Teresa‘yı örnek vererek bu yaklaşımı açıklıyor :

Zorlu kararlar alırken şirket içinde belirlediğimiz konular üzerinden hareket ederiz. Bu bazen bir arkadaşımızın işine son vermek anlamına da gelebilir. Biz buna ‘Mr. Spock( Uzay Yolu dizisinin ünlü kahramanı) ve Rahibe Teresa ‘ olayı diyoruz. Kişiler üzerinde bir karar alacağımız zaman bundan rahatsızlık hissedenlerimiz de olur. Rahatsızlık hissedenler bir çeşit Rahibe Teresa‘dır. Bunlar kişiye gerçekten iyi bir geri dönüşümle yaklaşmazlar ya da onları başka yerlere kaydırabilmek için bir türlü karar veremezler. Kararlarını açıklayamazlar ya da bunun yerine oyalama,geciktirme taktiğini uygularlar. Ve sonra kriz ve ya bunun gibi bir şey olduğunda karar vermeye zorlanırlar. O zaman Spock durumuna geçer ve işten çıkaracakları kişi önünde aptal durumuna düşerler. Ve sonunda üstesinden gelmek zorunda kaldıkları çok zor bir durumla karşılaşırlar.

Biz bunun tam tersini yapmaya çalışıyoruz. Bu da eğer zor bir karar vermek zorunda kalırsak en baştan Mr. Spock gibi hareket ediyoruz. Süper mantıklı, süper çözümcü olarak kendinize sorun : ‘ Doğru cevap nedir?  ve kalan sorunlarla çok fazla üzülmeyin. Yalnızca mantıklı ve doğru kararı alın.

Bir karara vardığınızda o kişinin üstesinden gelebilmek için Rahibe Teresa olun. Onun gibi süper iyi olun. Onların çalışmalarından memnun olmadığınızı söylemek için altı ay beklemeyin. Onlara kararınızı altı ay önce söyleyerek hem siz o pozisyona daha iyi birini getirmiş olursunuz, hem de onlar bu süre içinde kendilerine başka bir yerde iyi bir iş bulma firsatını yakalamış olurlar. İşte her şeyi en baştan yapmak bizim prensibimizdir. Böylece tüm kararlarımızı altı kat kolay bir şekilde veririz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Alma ve Liderlik

Yaşantımız boyunca binlerce kez karar alma noktasına geliriz. Bazıları manavda hangi sebzeleri seçmemiz gibi basit kararlarken bazıları ise, evlenmek ya da kariyer seçimimiz gibi önemli kararlardır. Yaşantımızdaki başarı ölçütümüz, tüm bu alacağımız kararların toplamıdır. Acaba, yaşantımızda kaç tane iyi karar alabilmiştik? Daha da önemlisi, gerçekten sorun olan şeyler hakkında iyi kararlar alabildik mi? Doğru karar verme yetimiz bizim yaşam kalitesini belirler. Aldığımız kararlar kısa ve ya uzun vadede bazı sonuçlar doğurur. Peki o zamanın koşullarında verdiğimiz kararlar gelecekte bizim için ne kadar başarıya sebep olmuştur? Şirketlerin hayat döngüsü de kısmen bireyler gibidir. Organizasyonların başarı ya da başarısızlığı tamamen Lider‘ lerin alacağı kararların toplam etkisine bağlıdır.

Liderliğin özü karar vermekten geçer. Buradaki en önemli ve en hassas konu liderlerin doğru kararlar almasıdır. Liderler, kriz dönemlerinde çıkarların çatışması ve belirsizlik nedeniyle şirketlerin sürekliliğini korumak ve başarılarını devam ettirebilmek için etkili karar almak zorundadırlar. Bu dönemde liderleri birbirinden ayıran en önemli özellik etkin karar alma yeteniğiyle ölçülebilir. Bazı liderlerin aldıkları kararların diğer liderlere oranla daha başarılı olmasının altında yatan en etkin unsur olan karar alma yönteminin önemidir.

Her şeyden önce, karar liderliğin çekirdeğidir. İyi bir şekilde karar almak için, küçük şeylere önem  verilmelidir. Herhangi bir Fortune 500 CEO’su ya da Amerika Başkanı’nı ele alalım. Nixon denince akla hemen Watergate skandalı gelir. Bill Clinton’u düşündüğümüzde ise Monika skandalı gelecektir. Michael Dell , ‘Bay Dürüst’  olarak bilinir. Liderlik, kendi özünde alınan kararla değerlendirilir. Aldığı kararlar bir liderin ve şirketin biyografisidir. İşte tam da bu nedenle iyi liderlik doğru karar almayı gerektirir.

Karar alımlarında değerlendirilecek tek ölçüt sonuçtur. İyi karar alındığının tek ölçütü uzun dönem başarının sağlanması olacaktır. Karar, yalnızca organizasyonun belirlenen hedeflerine ulaşması durumunda başarılı olur. Bir şeyi başarmak için ne kadar coşkuyla, iyi niyetle çabalarsanız çabalayın iyi sonuç alamadığınız sürece, ona ulaşmak için yapmış olduğunuz tüm çabalar göz ardı edilecek ve yalnızca çabaların sonuçlarına bakılacaktır.